20 Mayıs 2010 Perşembe

ne var ne yok? - dört

geçen yazıda uganda felan dedim ya.. yalandı o.. ne ugandası lan.. isveç.. evet isveç..

"dalgalar elimizde, dergiler cebimizde.. biz gideriz osbire hey osbire.." (osbirci yedicüceler..)

eskiden mahallede hacı bakkallar olurdu.. kampanya süresi dolmuş kola kapaklarını o hacı bakkallara itelerdik.. yeni para çıkmışsa eski paralar hoopp hacı bakkala... bi de böyle ne marka olduğu belirsiz, mevcut en küçük para birimi ile alabileceğin çikolatalar vardı.. sadece hacı bakkalda olurdu.. o tadı sadece hacı bakkaldan aldığımız boktan çikolatada bulurduk.. tobleron verseler hacı bakkal çikolatası derdik.. sonra "pilsan" marka, plastik, üzerinde ne idüğü belirsiz çizgileri olan toplar satardı hacı bakkal.. kapının önündeki büyükçe bir file torbaya bir sürü top doldururdu.. biz de mahalleli veletler olarak denkleştirdiğimiz parayla gider alırdık.. seçtirmezdi de godoş.. kendi bir tane seçip verirdi.. on dakika sonra o top patlardı.. gider yine alırdık.. enayi gibi..
bugün bir adet beleş kola veren kapağı markete götürdüm de süresi doldu onun dediler.. "akşam oldu hüzünlendim ben yine..." nerdesiniz hacı bakkallar... ???

"eğer kocaman bir göbeğin varsa ve aşağıya baktığında s.kini göremiyorsan, kilo vermen gerekir..
eğer göbeğin yoksa ve yine de s.kini göremiyorsan, 'işlev'e önem vermen gerekir..
eğer kocaman bir göbeğin varsa ve ona rağmen s.kini görebiliyorsan, bişey vermen gerekmez.. başkaları zaten verir.."

"34 kız 60" (rakamla)
"otuzdört kız a(l)tmış" (yazıyla)
evet bu plakaya sahip bir araba gördük cihanla.. "cadde"de tabiiki.. arabanın içinde "kız atma" potansiyeli bulunan gençler mevcuttu.. baya güldük..

asıl o değil de fenerb... of neyse.. gülmekten yazamayacağım..

bordo-mavi bir gece yaşadım.. önce barça'm şampiyon oldu ona sevindim... sonra trabzon müthiş bir iş çıkardı... helal ikiniz de..

kemal kılıçdaroğlu.. bir umut gibi sanki ha? ne dersiniz?..

beşiktaş nero artık "casual place" oldu benim için.. daha kasaya beş metre kala eleman "abiye şekerli türk kahvesi yap" diye yanındakine sesleniyor.. "her zamankinden" dedirtmiyolar bile.. o derece... (artizzz.. )

snooker.. sarıyo lan..

how i met your mother sezon sonu geliyo ya... of... yalnız şu mother la tanışalım artık daha fazla uzatırlarsa sıkmaya başlıycak diye korkuyorum..

ve finaller geldi.. okulun finalleri de geldi nba finalleri de gelmek üzere.. birini iple çekerken birinden fersah fersah kaçasım var.. hayırlısı..

formspring olayına girdim ben de.. sıkılmak üzereyim.. twitter'a benziyo sıkıcılığıyla ama biraz daha krediyi hakediyor.. bir nebze daha keyifli zira..

siyu!!

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Karalamalar / şiirimtrak

Kaos

karla kaplı
kırlarda,
kayıp,
kimsiz, kimsesiz,
kimliksiz
kocamış kadının küfürlerini
karşıdaki
kadim kayalıklar
karşılıyor..
kendi kaderleriyle
küfürleşirken,
karanlıkta kayboluyorlar..
______________________________


Uykusuz

gecelerdir;
beni, günün en karanlık anında
en acımasız mahkemeye
hunharca yargılatan..
______________________________


Sırdaş

gözyaşlarımı
ve tam ortana haykırdığım
binlerce çığlığı, laneti, küfrü..
hep içine attın..
yastığım..
______________________________

12 Mayıs 2010 Çarşamba

ne var ne yok? - üç

uganda.. vazgeçtim isveçten.. patagonya da olabilir.. ya da nijerya.. zambia zambia.. evet..

göksel coşkun: yerli uncle charlie.. (bkz: two and a half men)
deniz baykal: yerli clinton.. (bkz: skandal seks kasedi)
volkan konak: "terdaş"ım.. (bkz: ölesiye terlemek)
ferhat göçer: ÇIK ARTIK HAYATIMIZDAN LAANN!!..
frp: hayalinde ejderha kesmece..
futbol: kesinlikle mourinho'nun oynattığı şey değil...
lebron james: kusura bakma ama jordan'ın taşşağı olamazsın... 23'ü sırtına geçirmekle olmuyo bu işer...
otisabi: yerli barny stinson
snooker: epeydir izleyici olarak, son zamanlarda oynayıcı olarak katıldığım aktivite..
müdür: müdür, müdür müdür??
(tanım konsepti için bkz: kaan sezyum)

aynı kelimeyi üst üste söyleyince hakkaten garip oluyo.. (bin yılın geyiklerini yapan sıkıcı adam)

hayatımın ilk kedi çiziğini aldım..

lanet olsun yaz geldi yine.. ben ne edeyim.. nerelere gideyim.. vay bana vaylar bana..

vay! baykalıma bak bee... helal.. yaş 70 iş bitmemiş hacıda..
aslında bu konuda ayrıca bi yazı yazacaktım ama çok itici olur diye bir paragrafla geçiştiriyorum.. şöyle ki;
bence sorun, insanoğlu'nun tek eşli bi varlık olduğu konusundaki yanılsamada.. biz birbirimizi ömürlük aşklar/evlilikler diye kandıraduralım, çiftler de birbirlerini "aldatadursun".. yaklaşım değişmediği sürece nice baykallar, clintonlar, tiger woodslar göreceğiz..
asıl baykal mevzusundaki iddia ürkütücü.. "benim hatunu milletvekili yap baykal" diye teslim eden bir koca var iddiaya göre.. baykalın da milletvekili yapma yöntemi böyle miymiş diye şaşırdım... yıllardır dürüstlüğüyle (sadece dürüstlüğüyle) biryerlere gelmiş bir adamın, böylesine bir olayla karşı karşıya kalması ürkütücü doğrusu..
tabi burada asıl küfrü hakeden, o kamerayı oraya koyup da insanların yatak odalarını gözetleyen p.zevenktir.. orası zaten malum.. o görüntüyü sızdıran da iki numaralı p.zevenktir orası da malum..
baykalın istifa etmesiyle sonuçlanmış olması ise; sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim lan...
evet gitti diye seviniyorum da, böylesine gitmesi de garip geliyo bi yandan..
sonuç olarak tek eşli felan değiliz hacılar.. yemeyelim birbirimizi...

sonraki frp seanslarından birinde baştan başlarsak eğer karakter kağıdımın üzerine şu notu mutlaka düşeceğim.. "i have resistance to beauty, weakness to blue eyes".. ve bi daha dwarf olanı s.ksinler.. resmen üzerime yapıştı lan..

okul kapandı, mutluluktan uçar gibiyim..
final sınavları geliyor, üzüntüden s.çar gibiyim..
kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım..
yaşasın yirmi üç nisan..

asrın çiftine tanık olmak üzereyim.. öyle bir hissiyatım var..

türk sanat müziği.. arkadaş bir şarkı insanı direk rakı moduna sokabilir mi ya?? tsm sokuyor.. evet bunu yapabiliyor... "şiiimmdiii.... uzaaaaklaaarrdassıııııınnn..... ray ray rina nam!..."
nası? burnunuza rakı kokusu geldi mi gelmedi mi??.. dürüst olun..

"lan" kelimesinin sansürlendiği, ama "hemuğagoyin" kelimisinin alenen yazıldığı bir adet yıllığım var.. benim değil ama artık benim gibi oldu.. yıllar geçti zira.. (elif getiricem yıllığını.. söz.. )

geçen banka kuyruğunda beklerken yanıma bir adam yanaştı... "abi allah rızası için.. allah ne muradın varsa versin.. allah için.. allah... allah.." allah ile başlayan 46 cümle kurup, elindeki arapça yazılı kartpostalları, yasin kitapçığını, "namaz nasıl kılınır?" içerikli kitapları, vb sözde islami şeyleri satmaya kalktı.. verdiğim yanıtlar sırasıyla;
- hayır. teşekkür ederim..
- sağolun.. almayacağım.. teşekkürler..
- almıyorum.. sağol..
- başka insanlar da var kuyrukta.. lütfen..
- almıycam dedim.. yeter.. teşekkürler dedim..
bu cümleler karşısında ısrarla "allah" ile başlayan cümleler kurup fiilini devam ettirmeye çalıştı.. sonunda;
- ben inanmıyorum allaha.. teşekkürler...
dedim..
....
sustu...
...
hemen önümdeki adama doğru hamle yaptı.. yüzüme bile bakmadan...
bunu mu istiyodun a ısrarkeş...
zorla ateist yapıyorlar insanı...

elektronik müziğe(r&b gibi.. clubber gibi... techno gibi...) girer gibi yaptım.. arkadaşa bakıp çıkıcam...

basketbol oynamayı özledim.. sınavlar bitsin de beyinpişirengavur.mı sıcaklarında sahile gideyim de basket oynayayım... o hooo...

siyuleytır, aligeytır...

6 Mayıs 2010 Perşembe

müge anlı'ya açık mektup..

sevgili müge anlı:

senden nefret ediyorum. ilk cümlemle açık ve net ortaya koymak istedim.. böylece yazının devamında hangi seviyede bir bilenmişlikle karşılaşacağın konusunda bir fikir edinebilirsin..

hafta içi her sabah atv ekranlarından 70 milyonun ruh halini s.kerttiğin programının adı: müge anlı'yla tatlı sert... o programın neresi tatlı neresi sert lütfen bi gösterir misin bana.. "müge anlı'yla acılı kederli" , "müge anlı'yla intihara teşvik" gibi isimler uygun olabilir.. ya da "müge anlı'yla alayına isyan" da uygundur...

programın adını bir kenara koydum o içerik nedir öyle..

"ayfer hanımın 5 yaşında oğlu kaybolmuş.. şükufe hanımın 12 yaşında kızına tecavüz etmişler.. düriye hanımın kızına , kızının erkek arkadaşının sülalesi biraraya gelip tecavüz etmiş, kesmiş, doğramış, yemiş, sonra da çevresinde ateş dansı yapmışlar.. şimdi hepsi stüdyomuzda.. yaşasın polis amcalar.. onları çok seviyoruz ama işlerine karışmadan da duramıyoruz.. bok gibi para kazanıyorum zira.. celaleddin cerrah beyefendiyi de alalım.. uzman psikologumuz da burada.. seyirciler arasında sulugöz isyankar otobüs teyzelerimiz çoğunlukta... sinir krizi geçirecek kız/erkek kardeş de stüdyoda.. ee haydi daha ne bekliyoruz.. program başlasın!!.."

yani..

ondan sonra da "millet nereye gidiyor??.. herkes ruh hastası olmuş.. birbirini doğruyor, kesip biçiyor, tecavüz ediyor.. eh canım.. yok.. gidişat kötü..." diye hayıflanıyorsunuz...

lütfen şu tv de yayınlanan programlara, dizilere (özellikle türk dizilerine), kendi programına ve türdeşlerine bir bak... ve bu yayınları izleyen insanın ruh halini kestirmeye çalış.. bunu yap lütfen müge anlı..

senden bu kadar nefret etmeme rağmen bir de utanmadan okulda belirli aralıklarla karşıma çıkıyorsun ya müge anlı.. ömrümden ömür gidiyor müge anlı.. zaten pek de olmayan yaşam arzumu tüketiyorsun müge anlı.. n'olur git ve gelme bir daha müge anlı..

http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=m%C3%BCge%20anl%C4%B1