uzun zaman sonra yeni bir blog yazısı yazmaya karar verdim. hangi konseptte yazsam, hangi seriyi devam ettirsem diye düşünürken en son yazdığım "ne var ne yok" yazısının üstünden çok fazla zaman geçtiğinin farkına vardım ve o kadar çok şey yaşandı ki bu süreçte, neden olmasın ki lan dedim kendi kendime.. hayde bismil..
"ne var ne yok - dokuz" başlıklı yazıya dramatik bir başlangıç yapmışım.. vicdan mevzusundan açmışım konuyu.. insanlığın ölümü filan.. şimdi o günkü kadar karamsar değilim hacılar. gezi parkının en muhteşem günlerini gördükten sonra insanlığa olan inancım bir tık arttı. hala gülen, güldüren, başkalarına karşılıksız iyilik yaparak mutlu olabilen tüm direniştaşlara selam olsun..
"her yer taksim, her yer direniş!!"
cihan erasmusla danimarkaya gidecekmiş önceki yazıda.. cihan gitti, geldi, bir daha gitti. bu sefer yüksek lisans için ve 2 seneliğine. ayrıca çaçut evlendi ve edirneye(!) taşındı, hande evlendi, okan ankarada, özge ankarada, can avustralyaya gitti... listenin sonu gelmiyor hemuagoin.. giden gitti, kalan sağlar bizimdir tabii de... yalgızaaam yaaaalllgızzz...
bir evlilik furyası başladı ki sormayın.. birileri sokakta alyans mı dağıtıyor nedir gelinliği giyen "eveeeett" diye bağırıyor amk. b.k varmış gibi.. (bkz. Deli Evlenmesi http://benkendimvesmallozzy.blogspot.com/2011/10/deli-evlenmesi.html ) hayır evlenen evlensin beni ilgilendirmez de düğünlere gidince "-eeee ozan, darısı senin başına artık. -seni ne zaman everiyoruz? -hadi bakalım sıra sende mi yoksa?" diye darlamacalar yok mu insana en çok onlar koyuyo hacı..
evlenme işiyle ilgili yeni gözlemler yaptım. mesela evlenen çift sevgililik hayatları boyunca o modern sanat galerisi senin, bu experimental jazz konseri benim gezen, bütün klişelerden koşarak uzaklaşan, rakı ve kutu efesi kıro bulup türlü kokteyllere bir dünya para döken, her türlü marjinalliğin dik alasını barındıran, senin benim gibileri s.kine bile takmayıp cool mu cool takılan tipler olsalar bile, kınada "yüksek yüksek tepelere" çalarken yalandan ağlıyolar, düğün günü geldi mi "pınar başşı burma burma yaar yaaar yaaaar yaar, yaaar yar amman!!" çaldığında s.ke s.ke o halaya katılıp pisti tavaf ediyolar, "angaranın bağları da, büklüm büklüm yolları" ile kanat çırpa çırpa sekiyorlar, "kara gözlü çingenem aşık oldum ben sana" ile dokuz sekizlik bir göbek seansında kendilerini paralıyorlar.. bunlar hayatın acımasız gerçekleri gençler.. sonra sorduğunda da cevap belli: "düğünü annemler için yaptık hacı. çok istediler ikimizin ailesi de, mecburen yaptık. biz zaten akşam partiliycez moruk, bi iki saat annemlerin gönlü olsun istedik".. hade len ordan. takı töreninde şıkır şıkır para taktırırken, damat halayında yerden göğe alkışlarken öyle demiyodun.. hepimizin içinde bi tarık mengüç var hafız.. kabul edin..
ben içimdeki tarık mengüçü çaçutların düğünde piste döktüm şahsen.. hayatımda ilk (ve muhtemelen son) kez bir düğünde oynadım. umarım sauron gibi gücünü toplayıp yine içime kaçmaz tarık.. #direnfrodo..
bence bütün bu evlilik tatavasının en keyifli yanı balayı.. deniz, güneş, kum, dinlenmece ve ölesiye seks.. eğer direk balayına skip edilebiliyosa bu ilişki mevzusu yarın evlenirim hacı.. net..
daha önce en yakın arkadaşını evlendirmemiş olanlara tavsiyeler;
1- EVLENDİRMEYİN!!!
....
insanın ağzına s.çıyor vesselam..
bu yaz nedense önceki yazlara göre daha az sıkıcı ve daha koşturmacalı geçti. üstelik sadece 5 gün deniz kenarında geçirmeme rağmen.. yaşlanıyorum galiba..
tatil vakti geldiğinde deniz-güneş-kum yerine dağ-yayla-tarihi yer tercih etmeye başladıysan, yaşlanıyorsun demektir.. aklını başına devşir..
yaşlandıkça yeni arkadaşlık kurmak ne kadar da zorlaşıyormuş lemurakoyun. içi şişiyor insanın..
roger waters konseri efsaneydi.. bir pink floyd değil ama orjinali gibi, birebir, hiç anlaşılmaz.. comfortably numb solosunda boşalmayan var mı?
hatunlar, asla evet demeyecekleri heriflerin peşlerinde koşmalarına bayılırlarmış, heriflerin hislerinin zerre önemi yokmuş, hatun kişi, gerçekte gönlünü kaptırdığı esas oğlanı elde edene kadar kendisine yazılmakta(evet iğrenç bir kelime, farkındayım..) olan hiç bir herifi net bir şekilde reddetmez böylece sürekli güzel ve çekici olduğu hissiyatını canlı tutarak bir nevi osbir çekermiş, osbir çekilirken zavallı heriflerin "sabun"dan başka birşey olmadıkların farkında olma ihtimali yokmuş, zavallı sabuncuklar ancak osbir bittikten sonra duruma uyanıp kendilerini bol suda köpürtürlermiş.. gökten üç elma düşmüş...
get lucky.. son dönem favorim..
go-kart efsanevi bişeymiş.. mutlaka yapın ama önceden bel fıtığı ameliyatı için gün almayı unutmayın.. ayrıca sonraki 3 gün elinizden-kolunuzdan randıman beklemeyin.. benden söylemesi..
yüksek lisansa başladım. hatta ikinci senesi başlayacak yakında. şimdilik herşey güzel gidiyor lakin bir yolunu bulup yurtdışına kaçmam lazım doktora için. şans ve başarı dilemekten öteye geçip bana okul, hoca ve burs bulmak isteyen canlara kapım her zaman açık.. imece rules!..
ifmoya girdim lan.. çok keyifli.. ışın kılıcı fln.. konserlere gelin hacılar..
amerikalı bir dostumdan aksanımın "komik" olduğunu öğrendim. meğer amerikan aksanı yerine amerikan saksağanı varmış bende.. gıdaklıyomuş..
çArşı.. başka söze gerek yok..
g.t, göbek aldı başını yürüdü. böyle lego gibi, göbeği "fıp" diye çıkarıp atsak fln olmuyo mu? illa aç mı kalmak lazım lan.. nası yapsak? "e iyi de ayı gibi yiyosun olm" diyenleri duyuyorum.. ağzınızı kırarım..
adalar.. o atmosfer başka yerde yok.. bi de bozcaada var tabi.. dı bestıst..
yetmişlik sek martiniyi 2 saatte içersen ne olur? polonezköydeki villanın tuvaletine sorun, o anlatır..
ilk defa bir partide temizleyen ekipte değil de kusan ekipteydim. yeniliklere açık olmak lazımmış..
bu sene hem tour de france'ı hem wimbledon'u kaçırdım.. "bi elaamet geldi, anam gıyaamet gopiyi dedim.. vvuuuuuuuu"
yazacak çok şey birikmiş. lakin saat 3 oldu ve yazı da iyice zenci s.kine döndü, sonu gelmiyor.. bitiriyoruz efem.. yarın sabahtan okula gidip piyano çalışmam lazım.. ben, notalarım ve terli tişörtlerim orada olacağız.. buyrun gelin, kahveler benden..
hayde siyu!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder