29 Ocak 2016 Cuma

Karalamalar - yedi / öykümtrak

"İki çay" dedi..
Halbuki kafasından geçen cümlelerden hiçbiri "çay"  kelimesini barındırmıyordu. Bir ton şey vardı söylemek istediği. Fakat çenesinde o cümleleri artiküle edecek enerji yoktu. Çenesi çalışsa dili dönmezdi. Dili dönse nefesi düğümlenmiş boğazından çıkıp kelimelere hayat veremezdi. Söyleyemezdi hiçbirini işte. "Aborijin olsaydık keşke. Telepati yoluyla anlaşırdık ne güzel" diye düşündü bir an. Metafizik olgulara inancı olmadığından bu saçma düşüncesine gülüp geçiverdi anında. Gerçi göz teması kurmanın gücünü ilk elden deneyimlemişti defalarca. Göz göze gelmek pek çok anda işine yaramıştı. Bir roman dolduracak kadar çok cümleyi bir bakışla anlatabilmişti. Bu sefer olmuyordu. Bakamıyordu gözlerine. Konuşabilmek şöyle dursun, bakışlarına yakalanacak diye onun olduğu yöne bile bakamıyordu. Oysa ki beyninin en derin noktasından dilinin ucuna kadar cümleler diziliydi ardı ardına. Tek bir cümleye izin vermesi yeterliydi. Ateşleyici olacaktı ilk cümle. Devamı kendiliğinden çorap söküğü gibi gelecek, aklını gasp etmiş bu düşünceler yığınından kurtulacaktı. "Ne olacaksa olsun!" diye düşündü. Dilinin ucundaki ilk cümleyi sarf etmek üzere enerji toplamaya başladı. Ne kadar da zor birşeydi konuşmak. Gerçekleri konuşmak ama. Boş konuşmak kolay, hep yapıyordu onu zaten. Asıl konuşmak dediğin aklından, yüreğinden geçenleri dillendirebilmekti. Zor olan da buydu işte.
Düşünmeyi bir kenara bıraktı ve şöyle derin bir nefes aldı. Nefes alırken cesaret de doldurmuştu içine. Başını yukarı kaldırdı ve bu sefer başaracağını umarak dudaklarını araladı. Kelimeler kendiliğinden dökülüverdi dilinden...
"biri demli olsun"
...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder